Bu kadar rahat olmaları sizleri bilmem ama beni çok rahatsız ediyor .
Çoğu zaman “güvendikleri bir şeyler olsa gerek” diye düşünüyorum.
Yayladan serinler maşallah. Takım tepetaklak ligin dibine gidiyor, ne bir açıklama , ne bir serzeniş, ne bir tedbir…
Saldım çayıra mevlam kayıra ..
15 hafta olmuş elde var 12.. Neymiş efendim iki maçı alsak işler değişirmiş. Doğru üstümüzdekiler de “Arayı çok açmayalım, ligin tadı kaçmasın” diyorlar.
Bekliyorlar bize yol vermeyi, hem de kırmızı halıyla…
Kayseri maçından sonra gelmiş adam kapımıza. Bırakın gideyim demiş. “Yooook hocam vallahi bırakmayız.. Daha yiyeceğimiz onca gol, alacağımız onca yenilgi var. Bırakıp gitmek yok öyle” demişler. Hocada dayanamamış bizimkilerin misafirperverliğine, biraz daha kalayım , ne yersem kar diye .. Yemiş, içmiş.. hem de aynı kanattan 4 tane gol… ( Beşiktaş,Karabük, Antalya ve Elazığ) Napsın ! İnsanın yedikçe yiyesi geliyor ..Bizimkilerde hala tık yok. Sonra Nasreddin Hoca… :)) Fıkra gibi değil mi !..
Geçen sezonda ardı ardına 7 hafta kötü gittik ama hocamızın arkasında durduk diyorlar. İyi ettiler de, ilk yarıda topladığımız puanları hesaba katmıyorlar. Şartların değiştiğini görmüyorlar. Ruhunu soyunma odasına bırakan oyuncuları pas geçiyorlar. Sağlam’ın kafasının başka yerlerde olduğunu anlamıyorlar. Takımın rakip sahaya gidecek gücü kalmadığını görmezden geliyorlar. Kafası İstanbul’daki eşi ve çocuğunda olan Nobre’ye bel bağlamışlar ve ona bir şey olmaması için yatıp kalkıp dua ediyorlar.
Dedim ya çok rahatlar..
Taraftar baskısı falan yok. Zaten bölünmüşler. Zaten ceplerinde paraları yok, binbir zorlukla maça geliyorlar..
Basın desen birbirini yemekten ibaret.
Biz eleştiriyoruz ya ! Bazıları da bizi yönetime kesiyorlar, sözüm ona prim yapıyorlar. Zaten bu prim işlerinden falan pek anlamayız. Biz gördüğümüzü yazarız, söyleriz. Başkalarının görmek istediklerini söylemek, bizim kitabımızda zaten yazmaz. Biz topluma ayna oluruz, bize bakan ne devleşir, ne de güzelleşir. Olduğu gibi görünür.
Bu rahatlık hayra alamet değil.. Düşünüyorum da güvendikleri bir şey olsa gerek..
Yerel seçimler mi ? Akdeniz Oyunları mı ? Dolayısıyla Hükümet mi ?
Aman ha, güvenmesinler. Kimse başarısız bir işin ya da bir kurumun arkasında olmaz. Bunu en çok onlar iyi biliyor ama ben yinede hatırlatayım. Süper lige çıktığımız sezonun ilk yarısında Başkan yalnızlıktan ve ilgisizlikten şikayet ediyordu. ama şampiyonluk ipini Zafer Çağlayan ve Kürşat Tüzmen ile göğüsledi.. Bir anda onlarca yönetici türeyiverdi şampiyonluğa giderken çevresinde Başkanın , objektifler şahit..
Ya şimdi ?
Yine aynı senfoni..
Bakan görünürlerde yok..
Vali itidalli…
Başkan bir başına..
Arada kaynayan yine Mersin İdman Yurdu.
Sakın yanlış anlamayın..
Keyfinizi kaçırmaya niyetim yok.. Keyfinizin kahyası olmaya da…
Sadece küçük bir hatırlatma yapayım dedim, eğer umurunuzdaysa..
DÜ-ŞÜ-YO-RUZ