Mersin İdman Yurdu’nun tecrübeli golcüsü Mert Nobre kendisi hakkında bilinmeyen bir çok gerçeği anlattı. İşte Mert Nobre’nin Belek kampından yaptığı açıklamaları...
Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Mersin İdman Yurdu’nun golcü futbolcusu Mert Nobre, Milliyet’ten Nevzat Dindar’ın sorularını yanıtladı. İşte Nevzat Dindar’ın haberi ve Mustafa Alkaç’ın fotoğrafı ile o röportaj;
Türkiye’de bile bugün Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un kitaplarını okuyan, merak eden sınırlı sayıda insan vardır. Ama bir Brezilyalı, üstelik de Türkiye’de forma giyen futbolcu ve O’nun kitaplarının hayranı. “Kar” kitabından etkileniyor, Kars’ı merak ediyor. Türk pasaportu da bulunan Mert Nobre ile Mersin İdmanyurdu’nun Belek’teki kampında buluştuk. Kitap okuma alışkanlığı, Orhan Pamuk sevgisi, iki kültür arasındaki benzerlikler, Galatasaray’ın gündemindeki Brezilyalıları konuştuk.
* Kitap okuma alışkanlığı nereden geliyor?
Kamplar, uzun seyahatler çok etkili oldu. Eşim Priscila da bu alışkanlığı kazanmamda başrolde. Belki o direkt bir eğitim almadı. Ancak anne ve babasından gördüğü ve aldığını şimdi çevresine vermeye çalışıyor. Oğluma da bu alışkanlığı kazandırdı. Nicolas da kitap okumayı seviyor.
* Genel olarak futbolcular kitap okur mu?
Çok nadir. Brezilya’da, Türkiye’de de. Benim için kitap okumak bir hayat tarzı. Hayatımdaki anlamı çok fazla. Seyahat etmediğiniz ülkeyi, bir kültürü tanıyorsunuz ya da bir toplumda iz bırakmış bir insanın hayatını. Dersler alıyorsunuz, bazen de kendinizi bir roman karakterinin yerinde buluyorsunuz. Ufkunuzu genişletiyor.
* Derin izler bırakan bir kitap oldu mu?
Brezilyalı ünlü yarışcı Ayrton Senna’nın otobiyografisini anlatan kitap mesala. Her türlü zorluğa rağmen yaşadıkları ve başardıkları. Manevi anlamda bana çok güç verdi.
* Ve Orhan Pamuk. Nasıl tanıştın onun kitaplarıyla?
2007’deydi. Ben de, Türkiye’ye seyahatlerimden önce genelde hep son güne kitap alış-verişimi bırakırdım. Yine bir dönüş günüydü. Havaalanında bir Türk yazara ait kitap vardı. Orhan Pamuk’un “Kar” kitabı. Daha da güzeli Portekizce’ye çevrilmişti. Elimden düşüremedim.
* O kitabı ağır gelmedi mi ?
Evet ama sürükleyici bir kitaptı. Konusu, geçtiği coğrafya (Kars ili), kahramanlar beni çok etkilemişti.
* Pamuk’un başka kitabını okuma fırsatın oldu mu?
Masumiyet Müzesi. Portekizce’ye çevrilen iki kitabı bunlardı. Türkçem iyi, ama kitap okuyacak düzeyde değilim. Orhan Pamuk’un ne kadar kaliteli bir yazar olduğunu eserlerine gösterilen ilgiden anlıyorsunuz. Ayrıca zaten Nobel Ödülü var.
* Orhan Pamuk’la ilgili hayalin nedir?
Aldığım kitapları imzalaması.
* Futboldan sonra yazarlık mı geliyor yoksa?
Hayır. Ama futboldan soğudum. Seyahatler, kamplar. Yoruyor. Dışardan gözüktüğü gibi değil aslında. Ailenizden uzak kalıyorsunuz, dil sıkıntısı yaşayabiliyorsunuz. Teknik direktörlük değil belki, ama menajerlik olabilir. Kitap yazmak düşüncem olmadı. 4 sene daha futbol oynayacağım.
* Alex Türkiye’den ayrılınca neler hissettin?
Alex’in asistlerini ve gol paslarını özlüyorum. Ayrılmak futbolcunun hayatının bir parçası. Bazıları kalır, bazıları gider.
* Galatasaray’ın gündeminde vatandaşların var: Fluminense’li Carlinhos ve Atletico Mineiro’lu Bernard? Nasıl futbolcular?
Carlinhos inanılmaz bir potansiyele sahip. Onu Real Madrid’te oynayan Marcelo’ya benzetiyorum. Biraz da Roberto Carlos’un eski haline. Ama Carlos kadar topa vuramıyor! Teknik kapasitesi yüksek ve 90 dakika gider gelir. Ofansa yardım eder. Her gittiğinde orda yapar. Bernard ise çok genç ve teknik. Geçen sene Ronaldinho ile beraber çok iyi bir sezon geçirdi. Brezilya’da ondan ‘bir elmas’ diye bahsediliyor.
Türkler milliyetçi
* Türkler ve Brezilyalılar benziyorlar mı birbirlerine?
Çok az fark var. Türk halkı biraz daha milliyetçi. Benim gördüğüm en büyük fark bu. Arkadaşlarım geldiğinde şunu dediler: “Türkler inanılmaz sempatik ve sıcak”. Bir ülkenin tarihini ve geçmişini bilmesi güzel bir şey. Brezilya’nın en büyük eksikliği bu. Mesela Brezilya’da sadece Dünya kupası olduğunda bayrak asılır.
Kültürünüz müthiş
* Gelmeden önce kafandaki Türkiye ile yaşadıktan sonraki Türkiye arasında fark var mı?
Ben üniversite okumadım. Çalışkan bir öğrenciydim ama. Brezilya genelinde Türkiye bir Arap ülkesi gibi algılanıyor. Ama böyle olmadığını biliyordum. Taffarel ve Washington ile Türkiye’ye gelmeden önce sohbet etme imkanım olmuştu. Geldikten sonra da yanılmadığımı gördüm. Çok kültürlü bir mozaike sahipsiniz. Brezilya’da son zamanlarda çok popüler bir dizi var Salve Jorge diye. Kapadokya’da geçiyor. Bir kısmı da İstanbul’da. Hatta oradaki çekimlere eşim de katıldı. Bu Brezilyalıların ülkenize olan ilgisini artırdı. Tabii Türkiye’ye gelen Brezilyalı futbolcuların başarılı olması ülkemde geniş yankı buluyor. Bu faktör de ilgi doğuruyor.
Kaynak: Milliyet.com.tr