Pazar günü futbol yapısı olarak birbirine yakın iki ekibin mücadelesine tanık oldu Tevfik Sırrı Gür stadyumu.. Hem kağıt üzerinde hem de sahada çetin bir mücadele bekliyordu Mersin’i. Kırmızı lacivertlilerin lige tutunması için mutlak kazanması gereken bir maçtı.
Geçtiğimiz hafta Orduspor karşısında yüksek tempolu ve istekli bir 60 dakika geçiren, oyunu domine eden Mersin İdman Yurdu, Sivas karşılaşması için bizlere umut vaat etmişti.Fakat Nobre’nin yokluğu ve Mehmet Yıldız’ın nasıl bir performans sergileyeceği maçın önüne geçen ve cevaplanması gereken bir soruydu.
Nurullah Sağlam döneminde Nobre’nin paha biçilmez bir katkısı vardı takıma ve onsuz bir takım düşünülemezdi. Kontrollu pas oyununu tercih eden kırmızı lacivertlilerin hantal yapısı içerisinde Nobre “dinamizm” demekti. Görünen o ki eski sistemde rakip yarı alanı çoğu zaman tek başına kontrol eden ve savaşan Nobre, artık bu bölgede çok fazla yardımcı oyuncu bulacak yanında. Takımdaki sistem ve anlayış değişikliği bu bölgede oynayan golcüye ekstra işler yüklemeyecek. İşte tam da bu nedenle Nobre’nin yokluğunda atılan 3 gol şaşırtıcı olmadı. Çünkü eski gücünü ve hızını kaybetmiş bir Mehmet Yıldız’ın bile 80 dakika idare edeceği bir organizasyon vardı karşımızda.
Başa baş bir mücadele ile başlayan karşılaşmayı erken gelen gol kırmızı lacivertlilerin lehine çevirdi. Dakikalar ilerledikçe rakip; karşısında sert ve dinamik bir takım olduğunu anladı. Kırmızı lacivertlilerin defans kurgusu İvan dışında fazlaca aksamaya uğramazken, göbekte oynayan Mitroviç ve Stepanov ikilisi Eneramo’yu canından bezdirdi. Kırmızı lacivertliler ayrıca rakibinin ana artellerine de çok iyi baskı yaptı. Murat Ceylan ve önündeki Nduka orta alanda Sivasspor ataklarının olgunlaşmasına izin vermedi. Öte yandan kanatlarda görev alan Culio ve Burhan’ın hücumsal meziyetleri kadar kademelerini ihmal etmemesi, orta alanı daha sert ve güçlü bir konuma getirdi. İlk defa takımın 2. bölgesinin bu kadar etkili ve sonuca odaklı olduğunu gördük ve özlediğimiz, aylarca anlatmak istediğimiz de buydu. Bu oyun anlayışı ve yardımlaşma hem defansı rahatlattı, hem de hücumda Nobre’nin yerine oynayan fakat henüz hazır olmayan Mehmet Yıldız’ın bile durumu idare etmesini sağladı.
Ozan ve Gosso’nun ilerleyen haftalarda takıma dahil olması, kırmızı lacivertlilerin biraz daha çehresini değiştirecek ve soluk alışverişini rahatlatacak. Hem defansif hem de ofansif zenginliği istenilen seviyeye gelecek olan Mersin idman Yurdu, tempo kazandığında ve bu tempoyu uzun süreye yaydığında bir çok kulübün çekindiği bir takım haline gelecek.
Burhan’ın parmak ısırtan performansı, Culio’nun geri dönüşü, Nduka’nın yeni mevkisine uyumu, Serkan’ın kademe anlayışı ve yüreği, ayni dili konuşan Mitroviç ve Stepanov’un bu uyumu sahaya yansıtışı bu maçta göze çarpan unsurlardı. Mersin’e geldiğinde futbol kişiliğini ve güvenini kaybetmiş bir oyuncu topluluğu ile karşılaşan Giray Bulak’ın,ilk iki perdede sahneye koyduğu performans, 15 perde daha devam edecek olan oyun için fena bir başlangıç olmadı ve ağızlarda tat bıraktı.
Ne diyelim ağzımızın tadı bozulmasın !