Kimilerine göre düşüyoruz..
Kimilerine göre çıkmadık candan ümit kesilmez.
Karmakarışık bir hal var ortada. Fenerbahçe ve Gençlerbirliği kayıplarının üstüne bir de Trabzon eklenince iyiden iyiye bir panik havası..
Bu sezon bu durumu tetikleyen iki ciddi hata var.
Maalesef ikisi de yönetim kaynaklı.
Yani en az hata yapması gerekenler hataya düştü yine..Bu dünde böyleydi, bugünde böyle...
Birinci hataları Teknik Direktör Nurullah Sağlam’ın Kayseri maçından sonra sunduğu istifayı kabul etmemeleri.. Bu dönemde yapılacak olan bir kan değişikliğinin kuluçka dönemi çok daha az zararla atlatılabilecekti halbuki.. Yeni gelen hocanın takımı tanıması, eksiklerini belirlemesi ve tedavi süreci için ciddi bir zaman olacaktı. Ama yönetim ciddi bir timeing hatası yaparak, hem giden hocanın hem de gelen hocanın zamanından çaldı. Nurullah Sağlam’ın istifasını verdiği 7. haftayla , kenti terk ettiği 16. hafta arasında tam 2,5 ay zaman heba olup gitti. Bu süreç sadece düzelirim umuduyla eski hocaya sunulan ve kurbanlık koyun gibi kesilmeyi beklediğimiz zamandan başka bir şey değildi.
Bu dönem yeni hocanın takıma katılmasıyla daha kreatif değerlendirilebilir, oyun anlayışına göre futbolcu seçilip transfer görüşmeleri daha uzun bir zaman aralığında yapılabilir ve en azından ikinci yarıya daha hazır bir takım olarak girilebilirdi. Takımın ilk yarıda gerçekten bir takım olamadığını göremeyen yöneticiler; burunların dikine giderek ve spor kamuoyuna kulaklarını tıkayarak görmek istediklerini gördüler ve yanıldılar..
Her neyse…
Giray Bulak geldi takımın başına. 16. haftada yapılan kan değişikliği ara transfer dönemine sıkışan bir zaman aralığında cereyan etti. Ara transfer döneminde özellikle boşta olan Türk futbolcularının az olması nedeniyle yabancıya endeksli bir planlama yapıldı. Sahada 6 yabancı bulundurmak zorunda olan kırmızı lacivertlilerde şimdilerde yabancı enflasyonu yaşanıyor.Yapılan transfer çalışmalarında özellikle en sıkıntılı olan bölge yani orta alan bir türlü rehabilite edilemedi. Hala bu takımda formsuz ve yetersiz olmasına rağmen Hakan Bayraktar ve Murat Ceylan ilk 11’de forma giyiyor. Gosso sakat, Lawal ve Ben Yahia ise hala yedek.. Plansız ve programsız bir transfer çalışmasının geldiği sonuç ve oluşturduğu kara tablo bu maalesef. Devre arasındaki tek isabetli transfer ise Burhan Eşer… Tanju yedek, Ozan İpek’in ise toparlanması için hala zamana ihtiyaç var..
Bu kadar sıkıntının arasında yönetimin hata yapmadaki kararlığını sürdürmesi ise dikkat çekici başka bir unsurdu.. İkinci yarının İlk 3 haftasında takım oyun olarak biraz toparlama gösterirken, Fenerbahçe maçı bilet fiyatlarına yapılan astronomik zammın, oyunbozanlık olduğunu kime sorsanız söylerdi herhalde. Sadece bizim yöneticilerimiz hariç.. Bu hatalı hamle ile zaten içerde maddi ve manevi sıkıntı yaşayan yöneticiler bu sıkıntılar yetmezmiş gibi bir de cephelerini genişlettiler. Takımına her maçta destek veren taraftarı da karşılarına aldılar Yani yapılan iş Büyük Ortadoğu Projesinden farksızdı.. Müslüman ülkelerde demokrasi getireceklerini söyleyip, o ülkeleri kan gölüne çevirmenin küçük bir sportif faaliyeti gibi.. Takımı süper ligde tutmayı hedefleyen yöneticiler, sanki takımı küme düşürmek için mücadele ediyorlar.. Bizler de bu yaşananlar karşısında akıl tutulması yaşıyoruz. .
Son olarak Başkan ve birkaç yönetici bir toplantı yaptı bizlerle..
“Şimdi geçmişe sünger çekelim, birlik ve beraberlik içinde takımımızı ligde tutalım” diyorlar.
Devirdikleri onca çamın ardından basına ve taraftara zeytin dalı uzatıyorlar.
Çünkü kötü gün dostu olduğumuzu, bu armanın bizim hem en zayıf, hem de en güçlü yanımız olduğunu biliyorlar.
Farkındayız aslında .. Bize olan ve bir anda alevlenmiş bu aşk, köprüyü geçene kadar sürecek..
Gönül eğlendirecekler bizimle...
Fakat bizim aşkımız bu takım süper ligde de kalsada, amatör lige düşse de devam edecek..