Maçın başlama düdüğünden önce bir kare gözüme takıldı. Ozan İpek sahanın kendisine ayrılan bölümünde ellerini açmış duasını okuyordu. Maçtan sonra anladım ki olacakları görmüş Mersin İdman Yurdu’nun ruhuna Fatiha okuyormuş.
Geldiğimiz noktaya bakın..
Yazdıklarımıza bakın..
Umutla gittiğimiz ve mutlak kazanmak zorunda olduğumuz maçın geldiği duruma bir bakın..,
Neresinden tutsanız elinizde kalıyor.
Sahada Bicık ve Burhan dışında kimse yok. Ozan 5. dakikadan sonra eli belinde. Nduka hala yedek kulübesinde. İvan ve Keçeli koridor. Joseph sanki hayatında ilk kez stoper oynuyor. Hala Hakan Bayraktar’lı bir orta alan var. Culio mefta. Yahia enkaz. Nobre’nin aklı firarda.
Giray Bulak da Fenerbahçe maçı ile birlikte takımının izinde. Şu ana kadar takıma kattığı hiçbir şey yok. Düpedüz hayal kırıklığı. Yanlış hamleler, yanlış oyuncu seçimleri, yanlış transfer politikası.
Top toplayıcı çocuk, polis, çıldırmış Kayseri seyircisi, absürt hakem hepsi bu işin kılıfı.. Motifi.. Mazereti..
Dönüp arkaya bakmanın zamanı değil diyorlar. Ama bu yaşadıklarımızın nedeni dönüp ardımıza bakmadan açıklanmıyor. Kabahatleri görmezden gelecek kudretimiz yok maalesef. Bunu kimse bizden beklemesin.
Hiçbir işi zamanında yapmayan yönetimin işler ayağına dolanıyor. Krizi iyi yönetemiyorlar. Ne dediysek bir bir karşılarına çıkıyor.
Hakemden, Federasyondan yakınıyorlar şimdi de. Buna da şu süreçte hakları yok.. Treni kaçırdılar. Neden mi ?
Bunun da bir hikayesi var.. Anlatayım. Hatırlarsınız kırmızı lacivertlilerin Gaziantepspor ile yaptığı ilk yarının son maçını yöneten genç üst klasman hakemi Mustafa Öğretmenoğlu’ydu….. Verdiği kararlarla elimizdeki maçı ev sahibi ekibe ikram eden hakem. Sonuç 2-1..
Döndük Gaziantep’ten.. Telefonum çaldı.. Bir ucunda eski hakem Vedat Yüksel.. Çıldırmıştı. Ardından eski FİFA Kokartlı hakem Selçuk Dereli.. Ha keza O da öyle.. Genç meslektaşlarının bu kritik maça atanmasına şaşkın, hatalarına ise kızgınlardı. Bu sohbetin üstüne maçı ikinci, üçüncü hatta dördüncü defa izledim. Akıl alacak gibi değildi... Haklılardı.. Haklıydık..
Vakit geçirmeden ismini vermeyeceğim bir yönetici ile görüştüm ve ayrıca teknik heyetten biriyle.. “Çıkın açıklama yapın. İkinci yarıda her maç kritik. Hakkımız yenilmesin.. Güçlü görünün. Önlem alın.” Dedim.
Ama ne yönetim ,ne de hoca federasyonu ve hakemleri karşılarına bu süreçte almak istemediklerini söylediler.
Gelinen nokta ortada..
İşte Tolga Özkalfa, işte Hüseyin Sabancı. Ve diğerleri !..
Sonuç küme düşme yolunda dev bir adım atan Mersin İdman Yurdu..
Yönetimin de, hocanın da karşılarına çıkmak istemedikleri güç görevini çoktan yaptı.
Pili bitmiş Ozan’a da Fatiha’yı maç başlamadan okuttu.
Bize de üzerine gözyaşları arasında toprak atmak kaldı !..