Para ve insan arasındaki karşılıklı ilişki şöyledir. İnsan paranın sahtesini yapar, para da insanın.
Maalesef sahte insanlar buraya gelmiş!
Paranın en büyük değer olduğu, etik değerlerin hiçe sayıldığı bir sezon yaşıyoruz. Takımının bulunduğu yere, durumuna bakmaksızın parayı kovalayan zihniyetin başarı yakalaması imkansız. Bunu Mersin İdman Yurdu’lu oyuncular kanıtladılar. 3 kuruşluk futbol oynamadan, takıma katkı sunmadan, para para diyen futbolcu artıklarının atıklarını temizlemek çok zor olacak.
Ali Kahramanlı’nın çiftliği dillere destan oldu. Ali Kahramanlı döneminde takım şikeyle anıldı, futbolcu eylemleri ile anıldı, futbolcu alemleri ile anıldı…
Başkan para peşinde koştu…
Futbolcular başkanın peşinde koştu…
Kimsenin aklına top peşinde koşmak gelmedi.
Yalanlarla, entrikalarla kulüp yönetilmeye kalkınca duvara toslandı. Süper Lig’e çıkmanın bedeli 60 milyon lira! Bu ne demek? Ankaragücü gibi olmak demek. Şimdi Başkan yalakaları kına yakabilir. Başkana yalakalık yapmaktan, yanlış yönlendirmekten dolayı sizlerde suçlusunuz. Ama biliyorum kimse üstüne almayacak, hiç bir şey olmamış gibi davranacaklar hatta küçük beyinleri ile başka bir suçlu bulacaklar.
Takımın ligde kalması mucizelere kaldı. Belediye takımını yenemeyen sahte futbolculardan Beşiktaş ve Galatasaray’ı yenmesini bekleyeceğiz. Bunu yapabilirler mi? Bence hayır yapamazlar! Benim umudum kalmadı. Küme düşmemeye oynayan bir takım kendi ayarındaki takımdan 4 gol yiyorsa ve savaşmıyor, sarı kart bile görmüyorsa ben o sahte futbolculara güvenmiyorum.
Göründükleri gibi olmalıdır insanlar. Eğer değillerse hiç görünmesinler daha iyi. Bu takımın civarında 40’a yakın insan var ama hiç birinin katkısı yok. Amaç farklı, hedef farklı, beklenti farklı.
Bu insanlar dağıtılmadıkça bu takımdan hiç bir şey olmaz.
2 sezondur ne yeminler duyduk. UEFA Kupası’na götürecek sözleri, ligin en zor deplasmanı olacak sözleri, kalıcı olacak sözleri…
Yemini çok olan toplumun yalanı da çok olur.