Telekom Arena bozuk zemin yüzünden günlerce konuşuldu durdu. Hatta az kalsın Galatasaray’ın milyon dolarlarına malolacak bir Cluj yenilgisine bile neden olacaktı. Açılışında Başbakan’ın ıslıklandığı stadyum, Mersin İdman Yurdu’nun yaka paça dövüldüğü ve elinden 3 puanı alındığı bir kurtlar sofrası haline dönüştü.
Tartışmasız Türk futbolunun gelmiş geçmiş en büyük teknik adamı olan Fatih Terim’in başında bulunduğu Galatasaray , küme düşmesi neredeyse kesinleşen rakibi Mersin idman Yurdu’nu 3-1 yenerken, aslında tarihi bir hezimete de uğramış oldu. Egoları, Fatih Terim’i Arena’nın çimlerine gömdü.
İlk dakikalarda yenilen gol ve ardından çıkan kırmızı kartın faturasını maçın orta hakemine çıkarmaya çalışan Fatih Terim ve yardımcıları, sahadaki işbirlikçi futbolcuları ile birlikte provakosyona başladı. İlk yarıda sergilenen kötü oyunu bir yerlere fatura etmek isteyen zihniyet bunun için maçın hakemini seçti. Sahada futbol oynamak yerine tribünlere oynayan Galatasaraylı futbolcular maçın her anında hakem ve rakip oyuncular üzerinde taraftarını da arkasına alarak korku diplomasisi uyguladı ve maç sonunda başarıya ulaştı.
Fatih Terim bu ülkedeki spor insanlarının rol-model olarak seçtiği bir futbol adamı. Dünyanın elit teknik direktörlerinden birisi. Marjinal bir yapısı olması da son derece doğal. Çok popüler bir sektörün Türkiye’deki en zirvedeki ismi.. Terim’in yaptığı bu davranışın bu kadar tepki görmesi de zaten bu yüzden. İnsanlar ona bu ülke sınırlarını aşan bir futbol elçisi olması nedeniyle saygı duyuyordu, ama O hem kendi sınırlarını aştı hem de herkesin sınırlarını zorladı. Maalesef sevgi ve nefret arasındaki ince çizgiyi ihlal etti Fatih Terim.. Yaptığı hareketler, belki de bazı haklı gerekçelerinin kamuoyu tarafından anlaşılmasını da engelledi. Terim bu maçta 3 puanı cebine koydu ama kamuoyunun puan cetvelinde küme düştü.
İkinci yarıda şamar oğlanına dönen kırmızı lacivertliler için ilk yarı hem direniş hem de gösterişti.. Mersin İdman Yurdu biraz daha dikkatli olsaydı ilk yarıda güçlü rakibini skor olarak ta sürklase edecekti. Neyse ki korkulan olmadı J) .. Kırmızı lacivertliler ilk yarıda farklı skoru yakalamış olsaydı sanırım tek parça halinde Mersin’e dönemezdi.. Devre arasında Galatasaraylı futbolculardan, sergiledikleri futbol suçmuş gibi muamele gören kırmızı lacivertliler , 2 yada 3 farklı skorla soyunma odasına girselerdi sonucu düşünmek bile istemiyorum. ! Sanırım “Zafere Kaçış” filminde ikinci dünya savaşında Nazi Almanya’sının eline düşen bir grup futbolcu müttefik askerin yaptığı gibi tünel kazmaktan başka bir çare kalmazdı ..
Bir futbolcunun, bir teknik adamın ya da 12. adamın maçın sonuca sirayet ettiğine bir çok kez tanık olduk. Hem de çoğuna Terim ile tanık olduk.. Biz Fatih Terim’i Arsenal ile yapılan UEFA kupası finalinde 10 kişi kaldığında bile saldırın işareti, Çek Cumhuriyeti ile yapılan Avrupa Şampiyonası grup maçındaki Hamit Altıntop hamlesi ile anımsıyorduk.
Peki ya şimdi neyi hatırlayacağız!..
Söyleyeyim..
İMPARATOR’un emriyle ASLAN’lara yem edilen ŞEYTAN’ların, ARENA’da çektiği zulmü...