Hiç giymeseniz de; eski elbiselerinizi, ayakkabılarınızı atmak ya da bir başkasına vermek çok zor gelir insana. Misal, anneannemin mutfağı eski kap-kacaklarla doludur. Kıyamaz. Atamaz.. Çünkü onlarla neredeyse 3 kuşağı doyurmuştur. Biri kaybolsa, canı acır. Takım bozulsa da geride kalanları korumaya ısrarla devam eder. Bu onun geçmişine ve anılarına saygısından kaynaklanır.
Tevfik Sırrı Gür stadı da bu kentin sportif hafızasıdır.
Sevinç ve hüznün yeşille dansıdır.
Tribünlerinde otururken yakamozu seyredeceğin en romantik stattır.
O bir stattan ötedir aslında.
TSG Lisesi, Kültür Merkezi ve TSG Stadyumu..
Cumhuriyet mimarisidir..
İnci taneleri gibi serpiştirilmiştir Mersin’in boynuna.
Bu kolye yakında kopacak bir yenisi uğruna..
TOKİ’ye verdiler kentin en değerli alanını, başka bir yer yokmuş gibi..
Bir alışveriş merkezi olacak belki, lüks bir otel ya da bir ticaret merkezi..
İkinci konutları bu eşsiz sahillerin yüreğine hançer gibi saplayanlardan bir farkı kalmayacak TOKİ’nin ve bu alanı onlara verenlerin.
Yıllardır yanındaki toz-toprak içindeki sahayı yasalar engelliyor diye bir türlü yeşile büründüremeyenler, şimdi bir çırpıda yıkıverecekler el emeği-göz nuru bir eseri..
Tevfik Sırrı ortak malıdır bu kentin, tıpkı Mersin idman Yurdu gibi.. Bazı mallar ne ticarete ne de siyasete mevzu olur, taşıdığı ruh,yaşattığı anı, en büyük sermayedir.. Varlığı başlıbaşına bir kazançtır.
Yıktırmamaktır esas olan.. Dağa taşa kazma vuran TOKİ’ye , uygun olan bir alanı göstermektir doğru olan. Rant için değerleri yok olan ve toplumun değerlerini hiçe sayan akbabaları uzaklaştırmaktır, yeniden martıları seyretmek için stat semalarında..
Mesela; “Tarihe gülümseyen Vali” asmamalıdır suratını Tevfik Sırrı Gür stadına.. Uray caddesinden başlayan tebessümü, 15 günde bir başköşesine oturduğu stadyumdan da esirgememelidir .. Kentinin hafızasına , eski bir meslektaşının aziz hatırasına saygı duyarsa, sadece stadyumda değil başka yerde de başköşede olacaktır yeri.
Mesela; Kıyı kenar çizgilerini, kırmızı çizgisi ilan eden, Spor Bakanı da izin vermemelidir buna.. Kendini inkar etmemelidir..
Mesela; Mersin’li değilken kendisini ilk kez Mersinli ilan eden anonsun yapıldığı o stadyumu unutmamalıdır Bakan Çağlayan... Çünkü “Mersin’in Zaferi” unvanını aldığı stattır Tevfik Sırrı Gür..
Şayet yıkmayı akıllarına koymuşlarsa…
Bu kenti çirkinleştiren , hatta rüzgarını kesen şehircilik ulemalarının son kurbanı yapmamaktır bu değerli alanı..
Anılarımızı bir bankın üzerinde çocuklarımıza anlatacağımız, müftü deresinin yamacındaki portakal ağaçlarından derin bir nefes çekeceğimiz ,hüzünlü gözlerle Akdeniz’in uçsuz bucaksız sularına dalacağımız ve bir köşesini bir müze ile taçlandıracağımız bir alana taşımaktır bu stadı, incitmeden, sızlatmadan…