Umuda yolculuk başlıyor. İki sezonluk süper lig macerasının ardından yeniden 1.ligdeki 19 takımdan biri olduk. Sıkıntılarla dolu iki süper lig sezonu geçirdik. Düştük ama adam gibi düşemedik. Bir sürü skandal denilebilecek olayla anıldı bu süreçte Mersin idman yurdu.. Geçti gitti. Her sezon olduğu gibi bu sezonda yeni bir sayfa açalım dedik. Birlik beraberlik dedik. Daha başlarken teker patlattık.
Birkaç basın mensubu Kızılcahamam kampına gittik.. Karşımıza “yasak” dikildi. Birlik ve beraberlikten söz edenler futbolcuların yanına yaklaştırmadı bizleri.. Geri döndük. Ne takım içimize sindi, ne de bize yapılan hareket..
Sonra Kulüp Başkanı hiçbir şey olmamış gibi bir gazeteye beyanat verdi. “Yasak falan yok ,uyduruyorlar “ diye. Uyduranlar da Basın Sözcüsü ile Genel Menajeri..Ya birbirlerinden haberleri yok, ya da Başkan düpedüz yalan söylüyor. İki durum da birbirinden kötü aslında.. Yani bir yönetim amatörlüğünü bu kadar deşifre edemez. En azından çıkın “biz sizden ve yaptığınız haberlerden rahatsız oluyoruz kardeşim” deyin. Ali Cengiz oyunlarına ihtiyaç duymayın. Biz sizin bize karşı ne hissettiklerinizi zaten biliyoruz.. Bu bizim için sürpriz bir durum değil ..
İşleri olduğundan karmaşık hale getirmenin hiç kimseye faydası yok. Kitlesel iletişimi beceremediğiniz ortada. Kentin size yaklaşmamasındaki en büyük etkenlerden biri de bu zaten. Eğer kimseye ihtiyacımız yok diyorsanız ona da anlayış gösteririz. Yeter ki işinizi yapın. Kulübü bulunduğu durumdan kurtarın..
Yıllardır kafaları karıştıran Başkan’ın yalnızlık senfonisi var bir de..
İlk zamanlar yalnızlığına inananlardan biriydim.ama süreci izledikçe yanıldığımı anladım.. Kaç sezondur “yalnızım” diye isyan eden Başkan Ali Kahramanlı, peki neden yalnızlaştı ? Hem maddi hem de siyasi anlamda bu kadar güçlü bir işadamının yalnızlaşması tam bir strateji skandalıdır bana göre.. Birkaç yıl öncesine kadar mütevazi ve kendi halinde olan bir işadamının yakaladığı şöhretin semeresini yerken unuttuğu o kadar çok şey vardı ki.. Para harcadı ama asla insana yatırım yapmadı. Güvendiği birkaç kişinin dışındaki kimsenin doğrularını kabul etmedi. Çevresini her yaptığını alkışlayan insanlarla doldurdu. Eleştirileri dikkate alıp, sonuca odaklı çalışmadı. Kulübünün menfaatleri için kimseyle alenen savaşmadı. Hep kaçak güreşti. Böylece gerçek manzaradan da uzak kaldı ..Yani paranla rezil olmak vardır ya, işte aynen öyle oldu. Kahramanlı Mersin İdman Yurdu ile yakaladığı zenginlik içinde durmadan fakirleşen ( yanlış anlaşılmasın maddi anlamı kastetmiyorum ) bir adam haline geldi. Para, zaman ve itibar kaybetti.. Bu arada en önemlisi Mersin İdman Yurdu kaybetti.
Bizim Başkan Ali Kahramanlı’dan nefret ettiğimizi ve yazılarımızda ona hakaret ettiğimizi söyleyenler de oldu... Buna da açıklık getirmek lazım. Kahramanlı ile aynı mesleği paylaşmıyoruz. Aynı kulvarda değiliz. Rekabet etmiyoruz. Benim maaşımı, O bir akşam yemeğinde iç eder. Yani bizim ondan nefret etmemiz için ortada bir neden yok ve kategori olarak da mümkün değil. Her şeyden önemlisi gazeteci kimseyle sıkı dost olmaz, nefret de etmez. Bu duygular gazeteciye egemen olursa, o mesleği zaten yapamaz. Yani bu bizim işimiz değil. Biz kamunun vicdanıyız ve sadece vicdansızlara merhamet etmeyiz.
Bu arada hakaret ve nefret kustuğumuzu söyleyen Sevgili Basın Sözcüsü Celal Ata’ya değinmeden geçemeyeceğim. Kendisi hem benim hem de diğer editör arkadaşım Ali Şanlı için sosyal medya üzerinden methiyeler(!) dizmeye devam ediyor. Kendisini severim. Nezaketli biridir aslında. Ama Başkanını koruyacaksa bunu daha profesyonel şekilde yapmalıdır. Bir kulübün basın sözcüsü yazılanları sosyal medya üzerinden yalanlayamaz. Bu yaptığı göreve hakarettir. Kapımız herkese olduğu gibi size de açık Sayın Ata. Gelirsiniz açıklama yapar, doğrusunu anlatırsınız.. Hakaret varsa verirsiniz mahkemeye yada da yollarsınız tekzibinizi..Ya da siz de Başkanınız gibi inandırıcılığınızı kaybedersiniz...
Bu satırları yazarken bazen çok mu fazla eleştiri yapıyoruz diye düşündüğüm oldu . Haklılık payları varmıydı gerçekten..Çok mu acımasızız dedim kendi kendime.. Tam da bunları düşünürken öyle bir transfer haberi aldım ki , düşüncelerimin ne kadar manasız olduğunu anladım. Yönetimin daha birkaç ay önce işe yaramaz diye gönderdiği Mehmet Yıldız’ın yeniden elini sıktığını öğrendim. Onlardan o kadar umudumu kaybetsem de yine de şaşırdım. Şoku atlatınca transferi makul karşıladım. Neden mi ? Çünkü geçen sezon da az kalsın bundan daha beteri yaşanacaktı.. Giray Bulak ile yollarını ayıran yönetim bilin bakalım takımın başına kimi getirmek istemişti. Belki bir çoğunuz bilmiyor ama 16. hafta sonunda gönderdikleri Nurullah Sağlam’ı.. Evet yanlış duymadınız.. Bunun için bazı yöneticilerin fikir birliğine vardığı ve hatta Sağlam’ın kapısını bile çaldığı konuşuldu..
O yüzden normaldir Mehmet Yıldız transferi..
Eminim yine kızacaklar bu yazıya..
“Yine ne istiyor bunlar bizden” diyecekler.
İşte bunu demedikleri zaman düzelmeye başlayacak herşey...