Eğer bir yönetici teknik direktörü için “ Hocamızın Arkasındayız” demişse anlayın ki o maçta uzatmalar oynanıyordur.. Maalesef bu Türk futbolunun genel karakteri içine yerleşmiş sona yaklaşmış yönetici- teknik adam ilişkisinin en önemli dışavurumlarından biridir.
Ali Kahramanlı’nın Hakan Kutlu ile ilgili yaptığı açıklamanın ardından gelen ayrılık bu nedenle benim için şaşırtıcı olmadı. Anlayacağınız Yılmaz Vural operasyonu 24 saatlik bir gelişmeden ibaret değildi. Kahramanlı bunu çok acemi bir üslupla sakladı hatta yalanlamaya çalıştı. Başkan bir kez daha spor kamuoyunda güvensiz bir duruş sergilemiş oldu. Söz ne ki işte elinin kiri, yıkarsın geçer hesabı…
Peki Kutlu neden gitti..
Teknik ve mental bir sorunmu, yoksa kulübün yakasına yapışan parasızlıkmıydı gidişine neden olan..
İkisi de değildi …
Bence Kutlu için sonun başlangıcı, Futbol Şube Sorumlusu Mehmet Işık’ın yedek kulübesine girmemeye karar verdiği andı. Uzun süredir Işık ve Kutlu’nun arasının bozuk olduğu, bu süreç içerisinde Işık ile aynı görüşte olan yöneticilerin Kutlu’nun takımdan gönderilmesi konusunda yoğun kulis çalışmaları yürüttüğü de biliniyordu.
Başkan Ali Kahramanlı yönetimde en fazla Mehmet Işık’a güvenir. Uzun süredir yol arkadaşıdır. Başkanın, yönetiminde futboldan anladığına inandığı neredeyse tek kişidir Mehmet Işık. Işık’ın tavrı bu nedenle kulüpte belirleyicidir. Zaten imza töreninde Yılmaz Vural’ın hemen sol tarafında yerini alan Mehmet Işık ile olan dialoğunu açık şekilde beyan etmesi de Kutlu’nun gidişinin şifrelerini çözmüştür. Yani Yılmaz Vural 24 saatlik değil, düşünülenden daha uzun süredir yapılan bir operasyonun sonucudur.
Şimdi Yılmaz Vural ile yeni bir dönemin kapısını açıyor asırlık çınar.
Kutlu’nun elindeki bombayı alıp, alelacele Yılmaz Vural’ın eline verdiler. Tecrübeli teknik adam gelir gelmez takımdaki krizin çözüm ortağı oluverdi. Geldiği günün akşamı alacakları ödenmeyen futbolcuların yarattığı vukuatın ortasında buluverdi kendini… 2 saat önce imza töreninde methiyeler düzdüğü yöneticilerin kulübü getirdiği noktaya en kısa sürede gördü Yılmaz Vural… Allah bilir ne düşündü o an…
Yıllardır emanet bir tesiste yaşayan. Durmadan kulüp binası değiştiren. Personelinin maaşlarını ödemeyen. Zaman zaman stadının elektrikleri kesilen.. Digitürk’ü kesilen… Onca petrolcünün olduğu yönetimde kulüp otobüsünün deposunu bir türlü fulleyemeyen… Takipteki icra dosyalarında zirveyi zorlayan. Son 3 sezonda futbolcu eylemlerinden başını kaldıramayan bir kulüp Mersin İdman yurdu.
İmza töreninde “Sonunda burada çalışmak nasip oldu. Asırlık bir çınara geldim” demişti Vural..
Doğrudur..
Ama bu yaşananlara bakarsan, Mersin İdman Yurdu artık gölgesi olmayan bir çınar..
Fena terletir adamı…
İşte bu yüzden, işin zor hocam !..