MTSO ile Mersin İdman Yurdu son dönemlerde isimleri çok sık birlikte anılan iki önemli kuruluş. Biri ekonominin diğeri sporun kalbi…Ne varki aralarında anlam veremediğimiz kısır bir çekişme var…
Ali Kahramanlı döneminden bu yana MTSO’nun Mersin İdman Yurdu’na bakış açısı nötr denemeyecek kadar kötü. Bu süreç Hüseyin Çalışkan döneminde de doruğa ulaştı…
Ne olup bittiğini anlamak güç…
Buna en iyi cevabı verecek tek bir kişi var o da MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut.
Bazı taraftarların “Kötü Kedi Şerafettin” diye pankart asabilecek kadar ileriye götürdükleri bu kötü ilişki, odanın önüne siyah çelenk koymaya kadar uzandı. Ama Aşut hala bu konuda sessiz…
“Sükut ikrardan gelir” derler… Ama söz konusu kent olunca bu sessizlik bizler tarafından kabul edilebilir bir şey değil…
Bilindiği gibi Mersin İdman Yurdu borç batağında… Sportif anlamda ise ligde ölüm kalım mücadelesi veren bir takım... … İşin sportif açısını bir tarafa bırakın, bu kulübün ve kentin süper lige hem marka, hem imaj, hem de reklam değeri açısından ihtiyacı var. Kentin ekonomisinin başındaki birisinin bunu hesaplaması bizlerden çok daha basit. Aşut olaya kendi perspektifinden baksa bile Mersin İdman Yurdu’nun ne kadar karlı bir yatırım olduğunu görebilecek... Ama bakmaması için onlarca da sebep bulabilir… Yani kolayı seçer.. “Ben yönetime güvenmiyorum” der… “sporu sevmiyorum” der… “İşim başımdan aşkın” der...” Benim odamın derdi bana yeter” der.. “Memleketi ben mi kurtaracağım” der.. Der ki der..
Ama hiçbir gerekçe Mersin İdman Yurdu’na sırtını dönmesine anlam kazandırmaz.. Bu mesele aile meselesidir, kent meselesidir... Ve kentin en büyük sivil toplum örgütünün liderinin komik rakamlar içeren bir deplasman masrafını bile reddetmesinin haklı bir gerekçesi olamaz ve bana göre olmamalıdır.
Mersin Kent Konseyi Başkanı Yasmina Lokmanoğlu kısa süren sohbetimizde şık bir laf etmişti.. Lokmanoğlu “Düşünün ailenizden biri zor durumda... Sağa sola borçlanmış. Kötü şeyler yapmış. Ne yaparsınız? İmkanınız varsa önce onu bulunduğu durumdan kurtarırsınız, ardından da onun yanlış yaptığını ve aynı hatayı bir kez daha düşmemesini sağlarsınız... Mersin İdman Yurdu’nun şu an nasihata değil, paraya ihtiyacı var. Mersin İdman Yurdu ailemizin bir ferdi. Evladımız” demişti.
MTSO ve Aşut’un yapması gereken tam da bu aslında…
Oda üyelerinin ekonomik geleceğini düşünen ve global görgüsünü arttıran fuarlar ve yurt dışı gezileri organize eden MTSO’nun, ciddi imaj ve reklam değeri olan çok özel bir arenada kenti temsil eden Mersin İdman Yurdu’nu bir kambur olarak değil, bir sosyal sorumluluk projesi olarak görmesini tavsiye ederim…
Uzun lafın kısası;
Kulübün Teknik Patronu Özat’ın “Kurtuluş Savaşı” dediği,
Kent Ekonomisinin Patronu Aşut’un ise deplasman masraflarını bile karşılamadığı bir haldeyiz..
Gerisini siz düşünün artık…