Bu hafta da Bursa son anda bir gol attı da, kendi işimizi göremedik, bir başkası sayesinde lige tutunma umudunu koruduk! Futbol şansı yanımızda ama biz bir şey yapmadığımız sürece bu futbol şansı elbette bir işe yaramayacak! Neyse ki Sivas’ın başında da bir başka "yetersiz antrenör" var da bir hafta da bizi korudu! İç sahada 1-1 devam eden maçta Hasan Kabze’yi oyuna almak için David Texeira’yı çıkartmak nedir? Sonrasında da 2-1 golünü yediler. Bize yaradı neyse ki orada da yeteneksiz bir kenar yönetim olması!
Gelelim "bir şey yapamayan" kendimize!
Diğer takımların puan kaybı benim umurumda değil çünkü ne diyor Ümit Özat;
"24 saaatimi tesiste geçiriyorum, gecemi gündüzüme katıyorum, kulübü borç batağına düşüren değil de ben miyim suçlu... idmana çıkmayan oyuncular değil de ben miyim suçlu... para bulamayan yönetim değil de ben miyim suçlu" gibi gibi ciddi ajitasyon içeren cümleler kullandı. Kaybedilen rezil maçın üzerine sinirden abartıyor olabilirim ama çok benzer ifadeler vardı basın açıklamasında maç sonrasında! Devamında da masallar...
"11 puan" ile başlayan... Sonunu dinlemek yersiz zira Mersin İdman Yurdu 10 maçta 11 puan almış olabilir, gel gelelim geçen sezon bu kadro sadece Futacs, Oktay, Servet ve Efe farkı ile, yani neredeyse aynı kadro ile lig yedincisi oldu! Ümit Özat’ın elinde gayet güzel bir kadro var!
Soruna gelince:
Evet Ümit Özat’tır sorumluluk sahibi olan!
TRABZONSPOR maçında 48.dakikada 1-0 geriye düşen takımda 65’te ilk değişikiği yapan, Nakoulma’nın yerine Sinan’ı alan... Sonrasında 85’e kadar hamle yapmayan... Son değişikliği 92’de zaman geçirmek için kullanır gibi kullanan Ümit Özat’ı o gün 1-0 kaybettiğinde nasıl eleştirdiysem...
İç sahada GAZİANTEP karşısında 0-0’ken yine hücum hamlesi yapmaktan aciz görüntü sergilediğinde nasıl kızdıysam...
BAŞAKŞEHİR maçında da hem sürdüğü kadroya, hem maç içinde yetersiz müdahalesine elbette ki sinirlenir, birşeyler söylemeyi kendimde hak bilirim!
3-0’lık yenilgide Ümit Özat suçludur çünkü;
Sinan, Eren ve Nurullah ile maça başlamak manasız maceraydı! Kazansa ÜMİT ÖZAT kazandı derdim! Kaybedince de tabii ki o kaybetti! Zaten 2-0 geriye düştük! İki değişiklik hakkını ilk yarında kullanıp "ideal kadroya" döndük! Dünyada kaç takım vardır, 40.dakikada iki değişiklik yapıp da ideal kadrosuna dönen?? Ümit Özat elbette ki sorumlu!
Bu arada
EREN TOZLU ve NURULLAH KAYA...
SÜPER LİG’de Mersin İdmanyurdu hariç hangi takımlarda oynadı bu oyuncular? Oynayamazlar da... Mersin’den bir adım öteye gitsinler, ikinci ligde oynarlar! Nakoulma? Seneye serbest kalsın, Süper Lig’den 7-8 teklif alır! Nurullah ve Eren ise Süper Lig’den zaten teklif almazlar... En fazla 2.ligden "şu anda kazandıklarının yarısını" kazanabilecekleri sıradan teklifler alırlar. İşte Ümit Özat bu oyuncular ile Mersin’i ligde tutmaya çalıştığı için de sorumludur!
MEHMET TAŞ... Nazilli Belediye zamanını es geçiyorum, geçen sene ligde her bulduğu fırsatta hem topsuz oyundaki müthiş oyun zekası ile örnek oyuncuydu. Hem de top ayağına geldiğinde hızlı karar vermesi ve boş oyuncuyu görmesi ile değerdi! Şimdi? Yedek kulübesinin değişmezi...! MEHMET TAŞ’ı yedek bekletip Eren veya Nurullah’a hatta Sinan’a sonsuz fırsat veren bir antrenör tabii ki sorumludur kaybedilen her puanda!
Bundan sonra ne olur?
- Sivasspor’un başında takıma zarar antrenör bizim için şans!
- Kayserispor başında Hakan Kutlu... O da bizim için bir şans mı göreceğiz!
- Fikstür avantajımız var, Kayseri’nin fikstürü daha zorlu!
- Kulüp içinde sayısız sorun var, bunları düzeltmesi imkansız da bir yönetim! Servet’in futbol oynaması mümkün değil diyen kulüp çalışanı varken Servet’i affetme hatası! Sonrası yaşananalar... Her açıdan yetersiz bir "futbol bilgisi" var yönetimin.
- İşimiz futbol mucizesine kalmış durumda. Yarın Rizespor-Kayserispor maçında RİZELİ olacağız! İki hafta sonra Eskişehir maçımız öncesi Eskişehir-Konya maçında KONYALI olacağız! Sivasspor hafta Antep deplasmanına gidecek, GAZİANTEPLİ olacağız...
Yani hiçbir zaman "kendi işimizi kendimiz" göremeyeceğiz. Hep rakibin rakibine "dost" diyeceğiz...
Acınası durumdayız...
Bu kulübü bu hale getiren herkes (şu anki yönetim dahil) dilerim bir gün bu aldığı ahların bedelini bir şekilde öder çünkü ne bu şehir, ne de bu şehrin takımına gönül verip hala stada gelen 4-5 bin gerçek taraftar takımın bu halini hak etmiyor!
Geçen sezon sonunda RIZA ÇALIMBAY giderken hakkında eleştiriler yapanlar, bizi sattı diyenler... Bunların hepsine karşı durmuş;
"Rıza Hoca’nın heykeli dikilmeli. Mersin İdmanyurdu ile müthiş bir başarı elde etti" demiştim! O gün durumun farkına varmayıp bana gülenler az değildi... RIZA HOCA’nın kadrosundan ne eksik şimdi? Buna rağmen halimiz ortada. RIZA ÇALIMBAY sonrası gelen giden tüm hocaları üst üste koysak, Rıza Hoca’nın yarısı etmez. Rıza Hoca’nın artısı "KADRO YETERSİZ, LİG ZATEN SAVUNMA OYNUYOR, O ZAMAN BİZ HÜCUM EDECEĞİZ" kadar basitti... İşe yaradı... Rıza Hoca sonrası gelen tüm antrenörler ile korkak! Zayıf kadro ile korkak oynarsan "kaliteli kadrosu ile korkak oynayan" takımlara karşı tutunamazsın. Durum bu kadar basit...
O yüzden ANTRENÖR tek suçlu da değil... Onu getirenler de onun kadar sorumlu.
Nasıl ki EREN TOZLU veya NURULLAH KAYA kayıpta ana suçlu değilse! Sonuçta onları sahaya süren bir ANTRENÖR var! İşte bunun aynısını HOCA’yı getiren YÖNETİM için de geçerli... SERVET’i affetmeye kalkan yönetim için de geçerli...
Hata üstüne hata...
Belediyecilik, particilik, ona buna şirin görünme çabası derken... Takım geldi bu hallere, düne kadar değer verdiğimiz nice güzel insanlar da düştü gözlerden birer birer...