Mersin’de görev yapan gazeteciler, Mersin İdmanyurdu maçlarının oynandığı Tevfik Sırrı Gür Stadyumu’na girişlerde yaşanan akreditasyon sorununu, protesto ederek, yetkilileri göreve çağırdı.
Anadolu Spor Gazetecileri Derneği (ASGD) Mersin Şubesi’nin aylardır dile getirdiği sorunun dernek üyesi olsun olmasın pek çok gazeteciyi mağdur etmesi nedeniyle çok sayıda gazetecinin destek verdiği Tevfik Sırrı Gür Stadyumu’nda yapılan eylemde basın mensupları, daha önce pek çok defa çözüm için söz veren ilgili yetkililere seslendi.
ASGD Mersin Şube Başkanı Fatih Şahin, “Kan dökülmesini mi bekliyorsunuz ?” başlığıyla yaptığı açıklamada, “Spor gazeteciliği yapanlar için en önemli konu, spor sahalarına giriş için verilen serbest giriş kartı olduğunu daha önceleri defalarca söylemiştik. Anadolu’da zor şartlar altında görevlerini yerine getiren meslektaşlarımızın yaşadığı önemli mağduriyetlerden biriside maalesef ‘akreditelerdir’. Bu yönetmeliğin mağduru olan meslektaşlarımızın haklarını sonuna kadar savunma kararlılığında olan Anadolu Spor Gazetecileri Derneği, bu amacına 2008 yılında ulaşmıştır. ‘Demokratik Hukuk Devleti” ile yönetilen ülkemizde, ama ne yazık ki o günden bugüne kadar elde ettiğimiz hakkımızı yeniden kazanabilmek için mücadele etmemiz de düşündürücüdür. Ancak, yüce mahkemenin verdiği karar ile ASGD’nin haklı mücadelesi bir kez daha tescil edilse de, yaşadığımız haksızlıklar her geçen gün artmakta ve verilen sözler maalesef unutulmaktadır. Türkiye’de ki spor gazetecilerinin de önemli bir sorunu olan ‘akreditasyon’ meselesi Mersin’de kanayan bir yara haline gelmiştir. Bizler hukukun üstünlüğüne inanan gazeteciler olarak yasaların uygulanmasını beklerken, gerek Sayın Valimiz Hasan Basri Güzeloğlu’nun, gerekse Gençlik Spor İl Müdürü Sayın İbrahim Koç’un ‘Bu haksızlığa dur diyeceğiz’ sözlerinin yanı sıra sürekli ‘uzlaşma kültürü ile çözeceğiz’ söylemleri de maalesef havada kalmıştır. Yaşananlar ASGD-TSYD mücadelesi dışına çıkarak farklı boyutlara gelmiştir. Gelinen noktada takınılan tavır ve oyalama nedeniyle “meslektaşlar arasında ki insani tutumlar tamamen yitirilmiş, tartışma kültürü ile başlayan süreç, bugün yasa düzenleyiciler ve ‘Bu işi çözeceğiz’ diyenler yüzünden nefrete, hakarete dönüştüğü gibi adli vakaları da beraberinde getirecektir.
Sayın Yetkililer…
Hala birçok gazeteci ‘gözünün üstünde kaşın var’ denilerek stada alınmadığı gibi, devletin bir kurumu olan Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nün gazetecilere verdiği kimlik kartı ısrarla tanınmamaktadır. Bununla birlikte Kart sahibi gazeteciler ise ‘sahtekârlık ve hırsızlıkla suçlanmaktadır’. Ayrıca sezon başında yine birçok gazeteciler zor mücadelelerle aldıkları stada giriş kartları olmasına rağmen çeşitli bahanelerle ‘akrediteleri yapılmamakta’ ve girişleri engellenmektedir. Peki spor basınında yaşananlar bu hale gelmişken hala ne bekleniyor, ‘Kan dökülmesini mi?’… Anadolu Spor Gazetecileri Derneği olarak hala bir adımın atılamaması, kentimiz ve ülkemiz adına utanç veren bir durum haline gelirken, ‘hukukun üstünlüğüne inanan’ gazeteciler olarak yasaların işlemeyişi nedeniyle tedirginlik duyuyoruz. Yetkilileri ve sorumluları son kez uyarıyoruz! Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ı, Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu’nu ve Gençlik Spor İl Müdürü İbrahim Koç’u yaşanan bu kaos ortamına bir son vermesi için Mersin basını olarak göreve davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
TSYD ÜYESİ DE TEPKİLİ
Açıklamanın ardından söz alan Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) üyelerinden gazeteci Uğur Özgür de, “TSYD üyesi olarak stadyumda basın mensupları için ayrılan yerlere başkalarının oturmasına göz yumulmasını onaylamıyorum. Burası bizim yerimiz ve biz sahip çıkmalıyız ancak sahip çıktığımızda engelleniyoruz.,. Bu duruma artık son verilmeli. Bundan sonraki süreçte stada giremeyen arkadaşların mücadelesine destek vereceğim” dedi.
“GÖREVİMİZİ YAPAMIYORUZ”
Gazeteci Ercan Güneş ise yaşadığı sıkıntıları dile getirerek, “Yaşanan sıkıntılar son Galatasaray maçında had safhaya çıktı. Maçın başlamasına son 5 dakikada yetiştim ancak basın tribününde güvenlik güçleri oturduğu için yer bulamadım ve dolayısıyla görevimi yapmakta zorlandı. İşini yapması gerekenler stada giremezken, alakası olmayan insanlar stadyumda basın tribününde oturabiliyor ve kimse buna müdahale etmeyerek, bizim müdahale etmemiz söyleniyor. Basın mensubu ile devletin memuru olan güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmek isteyen zihniyete karşıyız. Bu durumu protesto ediyoruz. Türkiye’nin tüm statlarında görev yapıyoruz böyle bir durum ile hiçbir yerde karşılaşmıyoruz. Bu konuda küçükler küçüklüğünü her zaman bildi ama büyükler maalesef üzerlerine düşeni yapmadı” şeklinde konuştu.
BARIŞ TOHUMLARI, DÜŞMANLIK TOHUMLARINA DÖNMESİN
Mersin Gazeteciler Cemiyeti (MGC) yönetim kurulu üyesi Esat Durak da, akreditasyon sorunu nedeniyle Türkiye’nin en zor girilen stadyumunun Mersin Tevfik Sırrı Gür Stadyumu haline geldiğini belirterek, şunları söyledi: “Mücadelemizi belli noktaya taşıyamamanın sıkıntısını yaşıyoruz. Çünkü karşımızda çok sıkıntılı bir süreç ve adeta bir duvar var. Bu duvarı yıkmak bir hayli zor görünüyor çünkü maalesef bizlere yardımcı olan kimse yok. Vali Hasan Basri Güzeloğlu ile 21. haftada oynanan Trabzonspor maçı öncesi yaptığımız görüşme öncesi bizlere söylenen, “Stada artık sorunsuz bir şekilde girilecek” sözü, bugün 28 haftada oynanacak bir Trabzonspor maçı öncesi hala yerine gelmiş değil. Gençlik Spor İl Müdürü İlhan İbrahim Koç’un da makamında yaptığımız ziyarette dile getirdiği, “Hukukun üstünde kimse olamaz., hiç kimsenin gözünün yaşına bakmam” dediği konu maalesef bu sürece kadar gelmiştir. Demek ki ya biz mücadelede sıkıntı yaşıyoruz ya da yöneticiler mücadelemize duyarsız. Spor basını olarak bu sorunun halledilmesi için yöneticilere bir kez daha birlik ve beraberlik içerisinde hareket edilerek çözümlenmesi için çağrı yapıyoruz. Sevgi ve saygı bitme noktasına geldiği için buradayız. Ektiğimiz barış tohumları, düşmanlık tohumlarına dönmesin. İlgili yetkililerden bu sorunu çözmelerini istiyoruz”.
KADINLARA AYRIMCILIK MI YAPILIYOR ?
Son olarak ASGD Genel Sekreteri Hediye Eroğlu ise özellikle kadın gazetecilere yönelik bir ayrımcılık olup olmadığını sorarak, “Hiçbir kadın gazetecinin akreditasyonu onaylanmıyor. Bu bilinçli yapılan bir uygulamamıdır? Yoksa, ‘Gözünün üstünde kaşın var’ bahanesinin, ‘sen kadınsın, ne işin var’ mantığı mı güdülmekte midir?” dedi.