Anadolu Spor Gazetecileri Derneği Mersin Şubesi’ni kurduğumuz günden bu yana başımıza gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi. Sadece hukukun üstünlüğü savunduğumuz için ne durumlara düştük…

Stadyuma ağız tadıyla girmek için hukukun bize tanıdığı imtiyazı kullanamayacak durumdayız. Ortalık toz duman. Ne Bakan, ne Vali, ne de Gençlik Spor İl Müdürü derdimize çare oluyor. Sorunlarımızı açık bir dille iletmemize rağmen, kimse oralı değil. Ve sonuç ortada. Basın tribününde herkes birbirini yiyor ve herkes birbirine düşman.

Hukukun spor gazetecilerine verdiği yasal hakkı keyfi gerekçelerle yönlendiren ve uygulayan bir zihniyetin esareti altındayız. Basın tribününe girme kriterlerini kafasına göre uygulayanlar ektiği rüzgarın farkında değiller. Ve düşmanlık  tohumlarını mesleğimizin içine ekenlerin  hasat döneminde ne biçeceklerini artık bilmesi gerekiyor.

İşte Galatasaray maçında yaşananlar ortada. Bunun detaylarını  sizlerle paylaşmak istemiyorum. Ama bu keyfi uygulamaya bir son verilmezse, gazetelerin 3. sayfasında yazılanların bir benzeri ile karşı karşıya kalabileceğimizi düşünüyorum…

Anlayacağınız, durum o kadar ciddi…

TSYD, stadyuma girecek gazetecilerin akreditasyonlarıyla ilgili düne kadar en yetkili dernekti. Verilen hukuk mücadelesi kazanıldı ve bunun hükmü kalmadı. Ama buna rağmen hala bu işleri bu dernek yürütüyor. Ve kimse buna ses çıkarmıyor, çıkaramıyor.

Bir Genel Kurmay Başkanı ve onlarca üst düzey askerin terör örgütü kurmak sıfatıyla kodese tıkıldığı, haklarında net bir delil olmayan  gazetecilerin yıllardır tutuklu yargılandığı bir ortamda yaşanan bu gelişmelere  ‘hukukun üstünlüğü’ diyenler , bu kadar net bir kararın arkasında durmaktan ve bunu uygulamaktan neden imtina ediyor, anlamış değilim…

Yasal bir zeminde hareket etmeyen TSYD temsilcisi her şeye rağmen gözümüze baka baka keyfi uygulamalar yapıyor ve basın mensupları arasındaki hassas dengelerlerle oynuyor..

O tribüne istediğini alıyor, istediğini kapının önünde bırakıyor.

Her şey bir tarafa bırakın, kendi dernek üyelerinin bile istemediği ve bir dönem gitmesi için imza topladığı biri, bunları bu camiaya yapıyor.

Bir çok basın mensubunun TSYD genel merkezine ve Genel Başkanına bizzat şikayet ettiği bu kişi, buna rağmen  “kedinin yumakla oynadığı” gibi spor gazetecileriyle oynuyor.

Ve bunu  meslekte 50 yılını devirmiş bir gazeteci yapıyor..

Belki de en kötüsü bu..

Genç meslektaşlarına işaret parmağını “hedefe yönelin” yerine “tehdit “ olarak gösteren bir gazetecinin ne bize ne de topluma vereceği bir şey kalmıştır artık..

Sonuç olarak …

Bu sorunu en kısa sürede halledeceğini , devletten üstün hiçbir kimse ve kuruluş olmadığını söyleyen Gençlik ve Spor İl Müdürü’ne….

Sezonun ilk yarısındaki Trabzonspor maçından önce bu sorunu halledeceğine ve kriterlere uyan herkesin basın tribününe gireceğine dair söz veren Mersin Valisi’ne….

Kendisine mecliste soru önergesi verilen ve ‘’bu sorunu halletmek için kurumumuz hummalı bir şekilde çalışıyor’’ diyen Gençlik ve Spor Bakanı’na yeniden sesleniyorum.

Barışı tesis etmeye çalıştığınız bir toplumda, düşmanlık ekenleri daha ne kadar seyredeceksiniz..