Usta kalem Yılmaz Özdil’in TFF-UEFA zirvesi ile ilgili yazısı çok konuşulacağa benziyor.
İşte o yazı:
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, Türkiye’den adeta nefret eden UEFA Başkanı Platini’yle buluştu. Dostluk maçına çıkar gibi flama değiş tokuşu yaptılar.
Bu fotoğrafın bana anlattığı şu: Platini bize muhtaç, ne istersek, onu yapacak!
Açalım biraz...
1955’ten 1974’e kadar FIFA başkanları, İngiliz’di. Futbolun henüz ‘endüstri’ ve ‘diplomasi’ haline gelmediği o senelerde, futbolun beşiği İngiltere’ydi, İngiltere’nin borusu ötüyordu. Sonra ne oldu? 1974’ten 1998’e kadar FIFA başkanlığını, Brezilyalı Havelange üstlendi. Çünkü, düzen değişmişti. Latin Amerika ülkeleri ekonomi aktörü haline gelmiş, Asya ülkeleri finansal olarak roketlemiş, Avrupa’nın üstünlüğü dengelenmişti. Asya ile Latin Amerika güç birliği yaptı, FIFA başkanlığı Avrupa’nın elinden kaydı. Sonra ne oldu? 1998’de Blatter seçildi. İsviçreli... Çünkü, düzen gene değişmişti. Tarafsız bir ülkenin FIFA başkanlığını üstlenmesi, yine, küresel dengenin gereğiydi. Afrika sahaya inmişti, Arap ülkeleri ufak ufak boy göstermeye başlamıştı. Asya, Latin Amerika, Avrupa, Afrika’nın bilek güreşi sonucu, en makul çözüm, “Hiç kimsenin dediği olmasın, tarafsız ülke olsun” şeklindeydi. Blatter yani.
Afrika ve Arap ülkelerinin ağırlığı o kadar arttı ki... Blatter, son seçimi kazanmak için ne yaptı? 2010 Dünya Kupası’nı Güney Afrika’ya verdi! 2022 Dünya Kupası’nı Katar’a verdi!
Herkes şaşırdı...
Halbuki, mecburdu.
Başka türlü orada oturamazdı.
Çünkü şimdiki düzen böyle...
FIFA başkanlığı için, Avrupa’nın desteğini almak yetmiyor. Latin Amerika’nın, Asya’nın yanı sıra, mutlaka ve mutlaka Afrika ve Arap ülkelerinin desteğini almak gerekiyor.
E-ee?
E’si şu.
Platini, 2015 seçimlerinde FIFA başkanlığına aday... Avrupa Birliği üyesi ülkeler arkasında ama, Latin Amerika’dan bir aday çıkarsa, ayvayı yeme ihtimali çok yüksek... Peki ne yapmalı? Ne yapıp etmeli, Afrika’nın ve Arap ülkelerinin desteğini almalı.
İşte zurnanın zırt dediği yer burası...
Afrika’nın ve Arap ülkelerinin desteğini alması için, Türkiye’ye muhtaç.
Neden muhtaç?
Somut örnek vereyim.
Türkiye, 2009-2010 dönemi için, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliği’ne adaydı. Dünya oylama yapacaktı. Rakiplerimiz, Avusturya ve İzlanda’ydı. İzlanda önemli değildi ama, Avusturya’nın kazanmasına kesin gözüyle bakılıyor, bize şans tanınmıyordu.
Türkiye ne yaptı?
Afrika’ya saldırdı!
Müthiş diplomasi yürütüldü, neredeyse adı bile bilinmeyen ama Birleşmiş Milletler’de oy hakkı bulunan ülkelere el uzattı. Gambiya, Etiyopya, Sudan ve Angola’ya askeri eğitim verdi. Zimbabwe’ye pazar yeri inşa etti. Nijer’e içme suyu şebekesi kurdu, tıbbi malzeme yardımı yaptı. Gana’ya eğitim malzemesi verdi. Etiyopya’ya su kuyusu açtı. Komor’a ilaç dağıttı. Mozambik’e ve Moritanya’ya tarım ve hayvancılık yardımı yaptı. Benin’e hidroelektrik santralı kursunlar diye kredi verdi. Zambiya’ya tarım kooperatifi kurdu. Somali’ye teknik malzeme gönderdi. Sudan’a sahra hastanesi kurdu. Eritre’ye, Togo’ya, Lesoto’ya ve Uganda’ya mesleki eğitim verdi. Gambiya’ya dökümhane inşa etti. Gine’de polis eğitti. Mali’ye tıbbi destek gönderdi. Tanzanya’ya ve Çad’a insani yardım yaptı. Liberya ve Sierra Leone’ye kanalizasyon şebekesi kurdu. Kongo’ya okul yaptı.
Ayrıca... Okyanusya ülkesi Palau’ya VIP aracı hediye etti. Karayip Denizi’ndeki Antigua’ya 50 tane bilgisayar hibe etti. Filipinler’e doktor, hemşire, ilaç gönderdi.
İlaveten... Nüfusu sadece 19 bin kişi olan, Karayipler’deki minik ada devleti St. Vincent ve Grenadines’in Başbakanı Ralph Gonsolves, bir oy bir oydur denilerek, bizzat, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından resmi olarak ağırlandı, marşları çalınarak karşılandı, yedirildi, içirildi, Ankara’dan İzmir’e gezmeye gitsin diye, Ata uçağı tahsis edildi.
Hatta... Büyük Okyanus’ta sadece dokuz mercan adacığından oluşan ve nüfusu sadece 12 bin kişi olan Tuvalu’ya “Neye ihtiyacınız var?” diye soruldu, “Bizim çocuklar futbol seviyor ama, nizami futbol topumuz yok” cevabı verilince, 100 tane futbol topu ve pompa gönderildi!
Netice?
Kazandık...
Türkiye, özellikle Afrika’nın gönlünü ve oylarını alarak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Geçici Üyesi oldu. Avusturya morardı.
Bu ülkelerin Türkiye sevgisi halâ yaşıyor... Dünyada hiç kimse onları ‘insan’ yerine koymazken, çıkarımız için bile olsa, biz ‘insan’ yerine koyduk. Bunu unutmuyorlar.
Ekle bunlara... Özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Afrika ve Arap ülkelerindeki prestijini... Türk Cumhuriyetleri’ni ekle...
Platini bize mahkum.
Türkiye, Platini için sadece bir oy değildir... Türkiye’nin desteğini alırsa, 100’den fazla ülkenin desteğini alır. Türkiye’yi karşısına alırsa, 100’den fazla ülkeyi karşısında bulur.
İş inada binerse...
Türkiye, Birleşmiş Milletler için yürüttüğü diplomasiyi, FIFA için de yürütür. FIFA Başkanı çıkaramayız ama, istemediğimiz adamın FIFA Başkanı olmasını bal gibi engelleyebiliriz.
Benim nacizane... Demirören’le Platini’nin ‘samimi’ fotoğrafından okuduğum bu.
Bu Platini... Türkiye Futbol Federasyonu’nun istemediği, kabul etmediği bi kararı alamaz.
İnanmayan...
2015’i beklesin