Bir kulübün başarısı saha içi ve daha dışı organizasyonları yapabilmesinden geçer. Dün sahada hem içerde hem de dışarıda son derece dağınık, ne yaptığını bilmeyen ve kimliğinden uzak bir Mersin İdman Yurdu izledik. ,
Birinci dakika henüz dolmamışken yenilen gol takımın oyun konsantrasyonuna büyük bir darbe vurdu. Aslında bu gol çok da erken değildi “taraftarın yediği gol’e” göre.. Yönetimin bilet fiyatlarını yüksek tutması bu önemli maçta taraftarına attığı ilk goldü. Aslında her zamanki gibi Mersin İdman Yurdu yönetiminin standartlaşmış tutumu sayesinde takım maça 1-0 yenik durumda başlamıştı. Bir de Kamara’nın erken golü gelince durum kafadan2-0 oldu.
Saha içine bakalım ;
Sahada özellikle ilk yarıda her hattıyla istediğini sahaya yansıtamayan bir Mersin idman Yurdu vardı. Rakip orta alanı kalabalık tutarak , kırmızı lacivertlilerin pas trafiğini bozdu. Bu yapacakları en akıllıca işti. Nobre ve Culio’ya özel önlem alan Ersun Yanal her iki futbolcunun da yüzünü kaleye döndürmedi. Murat Erdoğan ve Hakan Bayraktar bir süre sonra zaten teslim bayrağını çekince orta alan hepten Eskişehirspor’un egemenliğine geçti. Yattara’nın yerine oynayan Nduka’ın karşısında öyle bir deneyimli oyuncu vardı ki , siyahi oyuncu ne içeri katedebildi ne de kanatta etkili olabildi. Serkan Yanık’ın hücumlara eşlik etmesi bile bu kanadı işler hale getiremedi. Geride kalan 3 maçın en iyi oyuncusu diyebileceğimiz Mustafa Keçeli kanadında yine yalnızları oynadı. Önündeki Murat Erdoğan hala hayalet gibi.. Zaten bu yer Murat’a geçici olarak kiralanmış durumda.. Ev sahibi huzursuz. .. Çünkü Murat kirayı düzenli ödemiyor. Hakan Bayraktar takımda en fazla kafaları kurcalayan futbolcu. Dünkü ikinci gol onun ikramı. Hücuma çıkarken yaptığı top kaybını telefi edecek gücü bile kalmamış adamın. 20-30 metre alanda top oynuyor, sanırım bu da Sağlam’a yetiyor. Ama bu ne bize ne de sporseverlere yetiyor. Defansın durumu ise ortada. Joseph yeni yeni yeni, toparlansa da Stepanov’un hayırlısıyla yeniden futbola başlamasını bekliyoruz. Bu arada puanlar da elimizden uçup gidiyor. Yattara ve Sarp’ın takıma kesinlikle dahil olması lazım. Ama yan gelip yatarak değil,.. Sorumluluk alarak… Galatasaraylı Mustafa Sarp ve Trabzonsporlu İbrahim Yattara olarak..
Saha ile ilgili son cümlelerimi Culio’ya ayırmak istiyorum. İki maçta da tekmeliğini hakem kararı ile takan bir futbolcunun disiplin sorunu vardır bana göre. Bu disiplin sorunu sahaya da yansıyor maalesef. Çok kaliteli futbolcu olduğundan asla şüphe duymuyorum. Ama topla yapacağı ekstra işlerin dozunu kaçırırsa yapacağı hata da o kadar fazla olur. Bence biraz haddini ve gücünü bilerek oynamalı Culio. Henüz tam olarak hazır değil. Yaptığı her hata arkadaşlarına ekstra bir yük olarak dönüyor. Bunu düşünmeli…
Ersun Yanal’ın oyun anlayışı Mersin idman yurdu gibi bir takım karşısında uygulanacak en doğru sistemdi. Bu sistemin üzerine futbolcuların galibiyet özlemi de eklenince, maç kırmızı siyahlıların lehine bitti. Ve böylece Eskişehirspor için ligde yaşanacak muhtemel bir kriz de önlenmiş oldu.
Gelelim saha dışına !..
Bu mağlubiyet sadece saha içinde alınmadı. Saha dışında alınan mağlubiyet tribünlerde açıkça görülüyordu. Henüz ligin ikinci maçında tribünler bomboştu. Süper lige çıktığımız günden bu yana bilet fiyatlarının yüksek olduğuna dair eleştirilerimiz bir kez daha bizi haklı çıkardı. Hem kişisel görüşmelerimiz, hem de yaptığımız haberlerle Mersin idman yurdu yönetimini bu konuda uyarmamıza rağmen hala aynı tavrı sürdürmesini şaşkınlıkla karşılıyorum. Hesabı kitabı bilmiyorlar desek; e bu adamlar koca koca şirket yönetiyorlar. Ama, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oluyorlar. Galibiyetten elde edeceği geliri taraftardan alacakları üç beş kuruşa feda ediyorlar.
Kulüplerin en son gelir kaynağı taraftar olmalıyken, maalesef biz ilk bu yola başvuruyoruz.. Bu hem bilinçsizce hem de çaresizce bir tutum bana göre. Ayakta kalmaya çalışan Anadolu takımlarının kendi öz kaynaklarına yönelmek ve harekete geçirmekten başka çaresinin olmaması , taraftarından gelir elde etmek anlamına gelmiyor... Alt yapıya yönelmek ve kentin dinamiklerini harekete geçirmek anlamı taşıyor. . Bence yönetim bilet fiyatlarını yüksek tutarak seyir zevkimize turşu sıkmak yerine, daha gerçekçi ve radikal tedbirler almalı ve bir an önce kentle takımı barıştırmalı.
Aslında gelinen bu durum kentin büyük bir ayıbını da ortaya çıkarıyor. Tek suçlu yönetim mi ? Tabiki değil. Takımına sahip çıkmayan koskoca bir kent de var karşımızda. Yıllardır kulübüne sabit akar sağlamaktan aciz idareciler var bu kentte. Tesisi olmayan tek süper lig kulübünün yöneticilerinin pahalı bilet fiyatlarıyla sinekten yağ çıkarmaya çalışması bu şartlarda anormal değil…
Eskişehir maçı sadece bir yenilgiden ibaret değildi aslında Mersin İdman Yurdu için.
Bu yenilginin sorumlularının işleri yoluna koyması için bir işaretti.
Eğer bu işaret sorumluları doğruya götürecekse, ben şimdiden galip sayıyorum Mersin İdman Yurdu’nu bu maçta..