İki Alman Türkiye’ye gelmiş..Gündüz gezip tozmuşlar.. Akşam bir yerde soluklanıp, iki bira içelim demişler. Girdikleri meyhanenin garsonuna bira sipariş etmişler. Garson “biramız yok efendim ” demiş.. İki Alman akıllarına gelecek bir çok içkiyi istemiş garsondan ama nafile.. Almanlardan biri sonunda dayanamamış ve garsona “ peki içecek ne var “ diye sormuş . Garson “ rakı” demiş. Çaresiz kabul etmiş iki Alman bu içkiyi merakla.. Getirmiş rakıları masaya garson, yanına süzme yoğurt iliştirerek. Doldurmuş kadehlere.. Almanlar birer yudum almışlar rakıdan.. Ve Biri diğerine derin derin bakıp “ ne olacak bu memleketin hali” demiş…
******************
Ülkemiz zorlu bir süreçten geçiyor.Herbirimiz yerel gündemden oldukça uzağız. Ama gerçeklerimize sırtımızı dönemeyiz.Yarın çok geç olacak ve dizlerimize vuracağız…Olağanüstü genel kurulda başkan bulamamış, transfer tahtası açılmamış, 80 milyon borcun altınca can çekişen bir hastamız var yatağında.. Gerekli müdahaleyi yapmazsak kaybedeceğiz.
Dilimizde tüy bitti anlatmaktan.. Ama nafile.. 100 bin euro için transfer yasağı almış, 4-5 milyon TL için transfer tahtası açılmamış ve bağıra bağıra küme düşmüş bir kulüp var elimizde.. Maalesef eskisinin başlattığı , yenisinin sürdürdüğü kötü idarenin yuvası oldu Mersin İdman Yurdu son 10 yıldır… Ve görenin kaçtığı elini bile sürmediği cüzzamlı..
Düne kadar tribünde soyunmalarına göz yumulan, deplasmanlara günü birlik gönderilen, liginde bir çuval dolusu gol yiyen, hastanelerde rehin kalan genç oyuncularına muhtaç oldu bu takım ,ve onlardan bir Altınordu yaratma sevdasına… Hadi ordan !...
Kimse kendisini kandırmasın. Bu takım doğrudan ikinci ligin yolunu tutar.. Ne Mitro ne Sadiku ne de Khalili bu takımda ayağa kafa uzatır.Ne de geri dön diye komik rakamlar teklif ettiğin Güven, Sinan, Pedriel ve Tita’nın umurunda olur bu takım..
******************
Yapacağınız üç şey var. Ve bunun da basit bir matematiği var.. Eğer bu takımı bu ligde tutmak istiyorsanız : ya elinizdeki yabancıları satıp transfer tahtasını açacak ve transfer yapacaksınız, ya da elinizdekilerin gönlünü ve cebini hoş edip, eski futbolcularınızın istediği rakamları vereceksiniz…Lamı cimi yok…
Eğer paraya dayalı olduğunu bildiğimiz bu basit problemin içerisinden çıkamıyorsanız, kamuoyuna bazı itiraflarda bulunmanız en doğrusu olacaktır..
Mesela Başkan Hüseyin Çalışkan , spor kamuoyunun karşısına çıkıp.. “ Ey sporseverler bu kulübün borcu boyumuzu aştı.. Benim bu kulüp için harcayacak ne param ne de zamanım var..” deyip istifasını vermeli ya da “ ey taraftarlar bu kulübe kimse destek çıkmıyor. Bu nedenle ben gençlerle yoluma devam edeceğim. Bu sezon borçları azaltıp, ikinci ligin kadrosunu kurmanın planlarını yapıyorum “ demelidir açıkça….
Çünkü bu kritik süreçte sporseverlerin ve Mersin İdman Yurdu’na gönül verenlerin aklını karıştırma , umutlarıyla oynama ve bilgi kirliliğine yol açmaya kimsenin hakkı yoktur ve olmamalıdır...
Uzun lafın kısası; Uçurumun kenarındayız ve bir mucize bekliyoruz; basit ve güçsüz biriymişiz gibi.. Yasak olduğunu bile bile kumar oynuyoruz, ve bir çift zarla koskoca bir kentin sportif geleceğini kurguluyoruz.
Yazık…
Hem de çok Yazık !..
***********
Sarhoş kafayla yazıyorum ama siz ayık kafayla cevaplayın…
“Ne olacak bu Mersin İdman Yurdu’nun hali “